Bergama--Karabağlar--Seferihisar

Bergama, İzmir’in kuzeyinde, Bakırçay Havzasında yer alır. Doğuda Kınık, batıda Dikili, güneyde Aliağa, kuzeyde ise Balıkesir ve Manisa illeri ile çevrilidir. İl merkezine uzaklığı 107 km’dir.
İlçenin yüzölçümü 1.688 km2’dir. Ayazkent, Göçbeyli, Bölcek, Zeytindağ ve Yenikent olmak üzere 5 beldesi ve 114 köyü bulunmaktadır.
Bergama’da; 134 İlköğretim Okulu, 15 Orta Öğretim Kurumu bulunmakta; 17366 öğrencinin eğitim gördüğü bu okullarda 959 öğretmen görev yapmaktadır.
Sağlık hizmeti, 1 Devlet Hastanesi, 12 Sağlık Ocağı, 1 Verem Savaş Dispanseri, 1 SSK dispanseri tarafından verilmektedir.
Bergama ekonomisi ağırlıklı olarak tarıma dayalıdır. Verimli Bakırçay Ovası’nda tütün, pamuk, zeytin ve üzüm yetiştirilmektedir. Kozak yaylasında çam fıstığı önemli bir gelir kaynağıdır. Günümüzde özellikle dağ köylerinde arıcılık giderek gelişmekte ve önemli bir geçim kaynağı haline gelmektedir. Tarıma dayalı sanayi de son yıllarda gelişme göstermektedir. İlçede halıcılık ve kilim dokumacılığı gelişmiştir.
Bergama, Antik çağın en önemli yerleşim birimlerinden biri olmuştur. Türkiye’nin ilk arkeoloji müzesi olan Bergama Müzesi, günümüzde en çok bilinen ve ziyaret edilen müzeler arasındadır. Bergama denildiği zaman, öncelikle Akropolis, Asklepion, Kızıl Avlu, Kleopatra Güzellik Ilıcası ve Kozak Yaylası akla gelir. İlçe merkezinde Arap Camii, Müftü Camii, Ulu Camii, Kurşunlu Camii, Laleli Camii, Kulaksız Camii, Yeni Camii, Küplü Hamam, Tabaklar Hamamı, Koca Sinan Mescidi, İncirli Mescit ve Karaosman Sebili Türk-İslam eserleridir.


Bergama Antik Kenti
Yapılan kazılarda ele geçen seramik parçalarından burada Arkaik dönemde bir yerleşim olduğu anlaşılmaktadır. Bergama kelime olarak "sarp kayalık" anlamına gelmektedir.
Bergama, eski dünyanın başta gelen kültür merkezleri arasında yer almıştır. Kentin zengin kütüphanesi çok ünlüdür. Akropoldeki en önemli ve en güzel yapılar II. Eumenes tarafından inşa ettirilmiştir. Bu dönemde Bergama mimarlık ve heykeltıraşlık konusunda çok ileri gitmiştir. III. Attalos ölümünden önce bir vasiyet ile Bergama Krallığını Roma İmparatorluğuna bağışlamıştır.
Bergama Roma Çağı'nda da önemli bir merkez, Hıristiyanlık döneminde bir piskoposluk merkezi olmuştur. İncil'de sözü edilen yedi kiliseden biri burada bulunuyordu. Bizans Çağı'nda kent yeni bir surla çevrilmiş ve bu surların yapılmasında Helenistik ve Roma kalıntılarındaki taş bloklar, heykeller ve kabartmalar kullanılmıştır. M.S 716'da bir süre Araplar tarafından işgal edilen kent 1330 yılında Türklerin eline geçmiştir.
Serapis Tapınağı: Hadrianus (M.S. 117-138) zamanında yapılmıştır. Kırmızı tuğlalarla inşa edilmesinden dolayı Kızıl Avlu olarak adlandırılmıştır. Mısır Tanrısı Serapis'e adanmış olan bir tapınaktır.
Akropolis : Yukarı kent anlamına gelen akropoliste üç ayrı yerleşme görülür. Akropolün en yüksek ve korunaklı yerinde kral sarayları, tapınaklar ve su sarnıçları bulunmakta olup burada kral ailesi, kentin ileri gelenleri, aydınları, din adamları ve komutanları oturmaktaydı. Orta kentte ise tapınaklar, gymnasiumlar, temenoslar bulunmaktaydı. Aşağı kent ise halkın pazar alışverişi yaptığı bir yerleşme yeri idi.
Heroon : Yüceltilmiş Kahramanlar anısına yapılan özel yapıdır.
Athena Tapınağı :Dor düzeninde bir yapı olup Bergama'nın en eski tapınağıdır.
Kral Sarayları : Helenistik Çağ Bergama krallarının oturdukları saraylar ve bunlara bağlı yapılardır.
Bergama Kütüphanesi : II. Eumenes zamanında yapılmıştır.İçinde 200.000 cilt kitap bulunan Bergama Kütüphanesi, Antik Çağın İskenderiye Kütüphanesinden sonra ikinci büyük kütüphanesidir. Bu kitaplığı, Markus Antonius, Kleopatra'ya düğün armağanı olarak vermiştir.
Parşömen Kağıdı : Bergama'nın en önemli buluşlarından biri de Pergamon Kağıdı anlamına gelen "Pergaminai karte" parşömendir.
Agora : Akropolün güney ucunda, Zeus Sunağının hemen altında Bergama'nın yukarı Agorası bulunmaktaydı.
Arsenal : M.Ö. 3. ve 2. yüzyıllarda, Bergama Akropolünün en dışındaki alanda kuzey güney doğrultusunda uzanan beş cephanelik kurulmuştur. Burada bulunan ve bugün aşağı agorada korunan 13 farklı çapta 900 gülle, mancınık biçiminde sapanlarla atılırdı.
Trajan Tapınağı :Bir teras üzerinde yükselmekte olan Trajan Tapınağı Hadrian tarafından, selefi Trajan için yaptırmıştır.
Tiyatro: 10.000 kişilik tiyatro, II. Eumenes döneminde yapılmıştır. Tiyatro terasına, güneyde yer alan üç kemerli kapıdan girilir.Antik çağın en dik tiyatrolarından biridir. Sahne kısmı Helenistik dönemde ahşaptı ve yalnız oyun günleri kuruluyor, sonra yeniden kaldırılıyordu.
Zeus Sunağı : Sunak M.Ö. 180-160 yılları arasında Galatlara karşı zafer kazandırdığı için Zeus adına yapılmıştır. Akropoliste yer alan bu yapı II. Eumenes tarafından inşa edilmişti.
Dionysos Tapınağı : İon düzeninde yapılmış tapınaktır. M.Ö.244'de yapılmıştır. Caracalla döneminde (M.S.211-217) büyük ölçüde mermer olarak yenilenmiştir. Daha sonra burada Caracalla'ya "Yeni Dionysos" olarak tapınılmıştır.
Asklepion : Yapılan kazılarda da kutsal yerin M.Ö.4. yüzyıldan beri var olduğu ve Helenistik Dönemde geliştiği saptanmıştır.Askepios Sağlık ve hekimlik tanrısıdır.Asklepios'un yeri anlamına gelen Asklepion'a 820 m uzunluğunda sütunlu bir yol ile ulaşılıyordu. Asklepion üç tarafı stoalarla ve doğu yanı çeşitli yapılarla çevrili 110x130 m ölçüsünde açık bir alandır. Asklepion'da yıkanmaya ve içmeye ilişkin üç havuz ya da çeşme bulunmaktadır.Girişte solda bulunan yapı Asklepios Tapınağıdır. Üç tarafı galerilerle çevrili Asklepios alanın ortasında kutsal kaynak yanından tedavi binasına doğru tonozlu ve 80 m uzunluğunda bir geçit bulunur. Bu geçitten tıbbi tedaviler için ayrılmış daire şeklindeki yapıya geçilirdi. Geçitte su sesi ve telkinlerden faydalanarak hastaların iyileşmesi sağlanırdı. Tedavi binası iki katlı olup alt kat çok iyi korunmuştur. Ana yapı silindir şeklinde olup iç kısmının çapı 26.5 metredir. Bu yuvarlak yapının çevresini 6 büyük apsis çevirmektedir.
Galen : MS 129-199 yılları arasında yaşayan Bergamalı hekimdir.
Allianoi : Paşa Ilıcası olarak anılan merkezde Asklepios'a adanmış yeni bir Asklepion ortaya çıkartılmıştır. Allianoi, büyük olasılıkla M.Ö. 2. yüzyılda kurulmuş, ancak M.S. 2. yüzyılda Hadrian Dönemi'nde büyük bir bayındırlık hareketi yaşamış ve hidroterapinin uygulandığı büyük bir kült merkezi görünümü kazanmıştır.


Kleopatra Güzellik Ilıcası
Bergama'ya 4 km uzaklıkta kubbeli ve iki mermer havuzlu tarihi önemi olan bir şifalı su kaynağıdır. 'Eskülap' banyoları adı ile yüzyıllarca ününü sürdüren ılıcanın sularında aşk iksiri olduğu söylenmektedir.
Bergama Arkeoloji Müzesi
Bergama Arkeoloji Müzesi, ilk olarak 1924 yılında Bergama Akropolü'nde, müze deposu olarak kurulmuş, 1936 yılında yeni binasında ziyarete açılmıştır. Müze, bir iç avlunun etrafını çeviren iki sundurmadan ve iki salondan ibarettir.
Müzede Erken Tunç Döneminden Bizans Dönemine kadar değişik dönemlere ait arkeolojik eserler sergilenmektedir. Çevresindeki antik yerleşimlerden çıkan buluntular içinde Pergamon heykeltıraşlık ekolüne ait örnekler, Pitane ve Gryneion'dan gelen Arkaik Dönem buluntuları, Myrina terracottaları dikkat çekmektedir. Yine Bergama Akropolü'nden getirilen Helenistik devir mermer heykelleri, mimari parçalar, kabartmalar, pişmiş topraktan heykelcikler, çanak çömlekler, cam eserler, kandiller, paralar sergilenmektedir.
Etnografya bölümünde ise; bölgeye ait halı, kilim (Yuntdağı, Yağcı bedir, Kozak Bergama dokumaları), kumaş dokuma örnekleri, el işlemelerinin yanı sıra Anadolu'nun diğer yörelerine ait el sanatları da sergilenmektedir.
Yöresel El Sanatları
Bergama-Yunt Dağı köylerinin halı ve kilimleri, tipik Ege dokumaları olarak özgünlüğünü korumaktadır. Dokumalarda geometrik desenlerin yansıra bitki ve hayvan motifleri işlenmektedir. Kök boya kullanılarak yapılan dokumaların renkleri solmaz ve desenleri bozulmaz. Halı, kilim, heybe, çorap, seccadelerden oluşan Kozak ve Yunt dokumaları renkleri, desenleri ile diğerlerinden kolayca ayrılmaktadır. Bergama halıları tüm dünyada Holbein halısı olarak tanınmıştır.
Bergama Kermesi
Bergama'da 1938 yılından beri, Türk sporlarını ve eğlencelerini, geleneklerini yaşatan bir etkinlik olarak sürdürülen Bergama Kermesi, her yıl Mayıs ayının son haftasında düzenlenmektedir. Kermes süresince, sergiler açılmakta, halk oyunları gösterileri yapılmakta, konferanslar, sempozyumlar düzenlenmektedir.
Kozak Yaylası
Bergama ilçe merkezine 20 km uzaklıktaki Kozak Yaylası, doğal bitki örtüsü zenginliği ve korunmuş geleneksel yapısıyla dikkat çekmektedir. Ege Bölgesi'nin en geniş fıstık çamı ormanlarıyla kaplı bu yaylada 500 aile yaylacılık geleneğini sürdürmektedir. Çam fıstığı en önemli geçim kaynağı olurken büyük baş hayvancılıkta yapılmaktadır. Elde edilen süt yerinde değerlendirilerek ünlü Bergama peyniri imal edilmektedir. Yayla tarihin ilk çağlarından beri yerleşime sahne olarak kültürel değerleri ile de dikkat çekmektedir.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------


İzmir'in en eski yerleşim yerlerinden Karabağlar. Yaklaşık 200 yıl önce Emrez ve Aktepe, kara üzüm bağlarıyla kaplıydı. Bölgede çok az sayıdaki ailenin bağları, çiftlikleri ve bağ evleri yer alıyordu. 1920'li yıllarda Reşat Nuri Güntekin'in romanlarına konu olan Bozyaka bağlarının, 1970'li yıllara kadar korunduğu biliniyor. Reşat Nuri Güntekin'in Çalışıkuşu Romanı'nı yazdığı, Bozyaka'daki evi de geçtiğimiz yıllarda ünlü yazarın isminin verildiği bir kitaplığa dönüştürüldü.
Bugün, mobilya sektörünün bulunduğu Yeşillik Caddesi ve çevresinde ise 40 yıl öncesine kadar bağlar bulunuyordu. Uzundere'ye kadar olan bölgenin de 1970'li yıllarda boş arazi olduğu biliniyor.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Sığacık'ta yeme içme yerleri limanın çevresinde.Balık ekmekçiler,midye tavacılar yanyana sıralı.Balık fiyatlarının durumu malum!Balık fiyatları pahalı olunca ,restoranlar fiyata itiraz olmasın diye balıkçıdan kendi aldığınız balığı pişirmeye de itiraz etmiyorlar.Balığı kendin alıyorsun, onlar pişiriyor. Otel ve pansiyonlar,diğer tatil köylerine göre bir hayli ucuz. Otel ve Pansiyonlar daha çok Sığacık kalesine yakın konuşlanmış durumda.Pilajlar bir kilometre kadar ileride.Pilajlar a minibüs ve belediye otobüsü çalışıyor.Sığacık limanında denize girilmiyor.Sığacığa kadar gitmişken Çevre koyları tanımamak,oralara gitmemek olmaz. Günübirlik motor turları Papaz boğazı,Taş ada,Azmak,Aktaşlı ve çamcağız'ı kapsıyor.Ayrıca Küçük balıkçı tekneleri ile de bu turları düzenlemek mümkün oluyor.
TEOS Antik kenti Sığacığa iki kilometre uzaklıktadır.12 İyon kentinden biri olan Teos'ta halihazırda ciddi bir kazı çalışması yapılmamıştır.Şimdiye kadar yapılan kazı çalışmalarında elde edilmiş buluntulardan belli bir bölümü Teos bölgesinde durmakla beraber bir kısmı da İzmir arkioloji müzesine taşınmıştır.
SIĞACIK İzmir'e 50 kilometre uzaklıkta sevimli mi sevimli,cana yakın eski bir balıkçı köyü.Yörenin cana yakını neyin nesi demeyin.Seferihisar'ın iskelesi olan Sığacık,sahilde limanı çevreleyen bir kalenin içine kurulmuş.Kıvrılarak giden daracık sokaklarda dolaşırken,özgün mimarisini koruyabilmiş pek çok eve rastlamak olası.Üstelik insanı da sıcacık.Sığacık'ın geri planı her türlü meyve ve sebzenin bolca yetiştiği doğal bir hal görünümünde.Yol boyunca dizili tezgahlarda,anında toplanmış salatalık,domates,patlıcan,biber...O kadar mı?Üzüm, kavun,karpuz her çeşit meyve

TEOS

TEOS Tanrı anlamına gelen adıyla,bölgedeki en eski yerleşim yeridir.12 İyon kentinden birisi olan Teos'u ilk kez M.Ö.1080'lerde Atamas'ın kurduğu biliniyor.
Ege havzası medeniyetimizin başlangıcı M.Ö.4000-3000 yıllarına iner.Bu süre içinde havzada GİRİT-MORA-İYONYA ve ADALAR Medeniyetleri görülür.Giritlilerin medeniyetine, Mora'ya yerleşen Akalar son vermiştir. Akaların Mora medeniyetini de Yunanistana kuzeyden giren Dor'lar yıkmışlardır. Küçük Asya Tarihi adlı eserin yazarı Sari Teksiye Teosu M.Ö. 2000 yıllarında Akalardan kaçan Giritliler tarafından kurulmuş olan Karya'lıların bir şehri olarak gösterir.M.Ö. 1190 yıllarında Darların önünden kaçan Akalar ve bazı Yunan kavimleri Batı Anadolu sahillerine göçmeye başladılar .İlk kafile Atamas'ın başkanlığında Teos'a çıktı ve çok iyi karşılandı. Bu iyi kabul duyulunca Apeküs komutasında ikinci büyük kafile geldi.Yerlileri azınlıkta kalan Teos böylece bir karya şehri olmaktan çıktı ve İYON şehri oldu.
BÜYÜK DÜNYA TARİHİ adlı eserin yazın Jak Pirenni'ye göre Teos en parlak devrini M.Ö.900 yıllarında Asurluların tesis ettiği barış döneminde yaşadı. Bu dönemde Teos, Millet, Piriyene, Efes, Sisam, Kolofon, KKalaomen, Eritre, birleşerek bir İyon fedarasyonu kurdular. Bu federasyon maden işlemede, Deniz ve kara ticaretinde ve bankacılıkta dünyaca ün aldı.
Heredot Tarihine göre M.Ö.546 da Persler, Lidya'yı yıkınca lyonya, Persler'e karşı savunma durumunda kaldı, iyon ittifakına Teos. 17 gemi ve asker vererek katıldı. (O vakit bu birliği Paçalıların 3 gemi verebildiği düşünülürse, Teos'un gücü daha iyi anlaşılır.) Pers savaşlarından sonra Atina safında Attik-Delos Deniz Birliğine katılan Teos, ikinci Peleponnes savaşlarında Atina'nın Sicilya felaketi üzerine Ispartalıların Zoru ve Tsaferin (Seferihisar) papası Takes'in aracılığıyla İsparta hakimiyetini tanımış ve Atinalıların kara tarafına yaptırmış olduğu surların yıkılmasına ses çıkarmamıştır. Bu surlar, 4 Aşırın sonlarında şehri süsleyen mabetlerle birlikte tekrar Atinanın yardımıyla yaptırılmıştır. Bu günkü kalıntıların çoğu ve sur izleri bu asra aittir.
Teos Tarihini araştıran Ahmet Ersoy Derlemesinde M.Ö.2.yüzyılda, Suriye Selefkoslar Kralı Antokyüs ile Romalıların savaşında, Teos'un Selefkoslara yardımının önlenmesi için Romalılar tarafından sıkıştırıldığını, bu sırada Teos limanı açıklarında cerayan eden deniz savaşlarında Roma ya büyük yardımlarda bulunarak. muftelif bir yenilgiyi önlediklerinden bahseder.Nitekim Romalıların Anadolu'ya hakimiyetinden sonra Teos bir süre Bergama Krallarına bağlı kalmıştır.
Teos Hıristiyanlığı ilk kabul eden şehirlerdendir.İzmir'e bağlı olarak bir ara Teos'a Beş Aziz birden oturmuş ve burası etkin bir din merkezi haline getirmişlerdir.
M.Ö.17.yılında Roma İmparatoru Tiberyus'un devrinde Ege'de şiddetli depremler başladı. Bu depremler aralıklı olarak iki yüzyıl kadar sürdü. Bütün Ege şehirleri yardımlaşarak yıkılanları tamiri, yaralıları sarmaya çalıştılar ise de deprem üstün geldi.Şehirler yıkıldı,ahali deprem bölgesini terke mecbur kaldı.işte Teos bu suretle harabe haline geldi.
Teos ilk 12 lon kentinden biridir. Burada denizcilik, ticaret, şarapçılık .zeytinyağı üretimi ve yünlü dokumacılık gelişmiştir. Teos'un içki kapları (seramik endüstrisi) arkaik çağda da ünlüydü.
Ticaret ve denizcilikle zengin olan Teos'u önce Lidyalı'lar, daha sonra M.Ö.545 yılnda Mardonius komutasındaki Persler toprak tepeleri yürüterek yaptıkları kuşatmayla bölgeyi ele geçirmişler, Teos'lular bunun üzerine gemilerine binerek kolonileri Abdera'ya kaçmışlardır. Pers istilası sırasında geometrici ve filozof Thales burayı lon'lularm Perslere karşı kuracakları konfedarasyonun merkezi olrak önermiştir. Şehir 6.yüzyılda meşhur lirik şair Anekreon'u yetiştirmiştir. P ers işgali sırasında bu şair Atina ve Sisam saraylarında yaşamış, daha sonra yine Teos'da ölmüştür.
5.yüzyılda Teos ilk atom teorisini kuran Demokritos ve Petrikles'in danışmanı sofist Protogarast'ın yurdu olmuştur. Anadolu lon mimarisini yeniden doğuşunda Pytheos'un katkıları Hermoneges'in yazdığı kitapla kural haline gelmiş, önce Roma daha sonra Rönasans mimarisini etkilemiştir. Tapınakta ibadet gören Dianisos Setaminios (Baharın ilk meyvesi ) lakabı ile tanınmaktadır, aynı zamanda bu tanrının yalnız tiyatro ve şarap tanrısı değil verimlilikle ilgili bir tabiat tanrısı olduğunu da belirtmektedir. Tapınaktaki Kült heykeli ayakta duran vücudu S şeklinde kıvrım yapan Dianisos'un bir elinde Tyhros (Asa) dayalı, bir elinde Kantharos (içki kabı) tutan bir heykeli vardır Tapmağın yapıldığı gri yoğun kireç taşı karagöl diye bilinen taş ocaklarından çıkarılmıştır. M.Ö 6. yüzyıldan itibaren işletilen bu ocaklardan elde edilen gri taş Roma devrinde Roma ya kadar ihraç edilmiştir. Piri Reisin haritasında Sığacık kalesini gösterememekteyiz. Ancak , büyük olasılıkla Piri Reis'in önerilerine uyularak Palak Mustafa Paşa tarafından Kanuni Sultan Süleyman'ın Rodos seferi sırasında Teos Örenyeri taşocağı olarak kullanılarak Sığla Kalesi yapılmıştır.
Roma devri sonunda, bizans devri başlarında Teos Piskoposu, Efes Metropollüğüne bağlı olarak , hrıstiyan konsülüne katılmıştır. Yine tarihi kaynaklara göre Teos içinden geçen mermer yol, bir ucundan kilizyum denilen Urla iskelesine ve devlet hastanesinin bulunduğu adaya, oradan da Eritre adı verilen büyük şehir bugünkü Çeşme'nin ildir Köyüne bağlanmakta. Diğer ucundan ise Lebedos'a , Efes'e, oradan da Lidyanın başkenti olan Şart şehrine uzanarak, Ninova ile bağlantı kurulmaktadır. M.Ö 2 . yüzyıla ait pekçok Teos eseri Paris Müzesinden İzmir Arkeoloji Müzesine getirilmiştir. Daha sonraki yıllara ait Roma, Bizans devri tarihi eserleri de Fransız Profesör Robert ve Meboron tarafından incelenerek çok kıymetli seramik parçalar , kabartmalar ve heykeller bulunmuştur.Bunların bir kısmı yurt dışına kaçırılmış,bir kısmı da İzmir Arkeoloji müzesine alınmıştır.

AKKUM PLAJI

Dalış okulumuz 2001 yılında İzmir'in şirin ilçesi Seferihisar'ın 5 km. batısında, deniz ile iç içe olan Sığacık beldesinde, dalış tiryakilerinin hizmetine girmiştir. İzmir'in merkezine sadece 40 dakikalık bir mesafede olması ziyaretçilerin günübirlik ziyaretlerini avantajlı kılmaktadır. Kendisi küçük, tarihi derin ve büyük olan beldemiz TEOS antik kentiyle iç içe olması, beldemizin tarihi, kültürel ve görsel zenginliklerinin ziyaret edilmesinde büyük bir faktördür. Sığacık'daki eşsiz su altı güzelliklerini görebilmeniz için siz değerli ziyaretçilerimizin hizmetindeyiz.
Türkiye'nin sörf yapılacak en iyi köşelerinden birisi olan Seferihisar Akkum plajında, her seviyede sörf kursunu uzman eğitmenlerimiz tarafından sizlere sunmaktayız. Eğitmenlerimiz, Seferihisar'ın yanısıra Mısır Dahab gibi Dünya'nın önemli sörf merkezlerinde de eğitmen olarak görev yapmaktadır. Starboard, JP markalı boardlarımızın yanısıra, Neilpryde ve Severne yelkenlerimiz ve birbirinden kaliteli malzemelerimizi saatlik ya da paket kiralama seçenekleriyle kiralaya**k, Seferihisar'ın muhteşem rüzgar ve denizinin tadına varabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kiralamak istediğiniz malzemeleri seçmek. "Malzemem var ama geçen sene sezonu kapattıktan sonra hasar görmüş" diyorsanız, uzman ekibimiz, Türkiye'nin hiçbir köşesinde bulamayacağınız bir hizmetle karşınıza çıkıyor.Yurtdışından özel olarak getirttiğimiz malzemelerle, sizlere yelken ve board tamiri hizmetleri sunuyoruz.

KALE

SIĞACIK KALESİ
Tarihin, doğanın ve teknolojinin yıpratmakta aciz kaldığı kalenin geçmişi Selçuklular dönemine kadar uzanır. Şiddetli yer sarsıntılarıyla harap olunca önce Aydın oğulları daha sonra Osmanlılar tarafından tamir görmüştür. Ege denizindeki önemli stratejik konumunun Kaptan-ı Derya Piri Reis tarafından fark edilmesiyle Kanuni Sultan Süleyman tarafından Palak Mustafa Paşaya Teos harabelerinden getirilen taşlar kullanılarak yaptırılmıştır. Şimdiki hali 1521-1522 yıllarından kalmadır. Önceleri "Sığla" olarak anılan kale savunma amacından çok deniz üssü olarak değerlendirilmiştir. Kalenin Kuşadası , Ayasılık ve Seferihisar adında üç ayrı kapısı vardır. Deniz üssünde; Bir dış kale bir de koğuş tabir edilen askerlerin günlük hayatını ve eğitimini geçirdiği iç kale ile bu iç kalenin denize bakan kısmında iki burç ve iki kapı bulunmaktadır. Kale duvarları üzerinde bazı evlerin ikinci katı yükselirken duvar aralarında bazı ev duvarları ve pencereleri ile Teos'tan gelen taşlar görülmektedir. Burçların kuzeye bakan avlu duvarlarında 1.20'ye 50cm. ebadında 3m aralıklı mazgallar bulunmakta ancak şu anda bazıları kapatılmış durumdadır. Kale içindeki evler bitişik düzende olup, bazıları tek bazıları iki katlıdır.Evlerin çoğunluğu kerpiçtendir, büyük bölümünün içinde iç avlu bulunmaktadır, iki katlı evlerde cumbalar ve tahta panjurlar bulunmaktadır. Evlerin içindeki merdivenler ve kapılar tamamen ahşaptır. Kalenin kuzey tarafında Barbaros Halil Paşa kemerinin üst bölümü yıkılmış durumdadır

SEFERİHİSAR
SEFERİHİSAR
Seferihisar'da güneş M.Ö. 3000 yıllarına uzanan eşsiz güzelliklerin üzerine doğar. Günümüzde de değerini yitirmeyen bu tarihsel adres, yüzyıllardır insanların muhteşem Ege mavisi ile berrak güneşini keşfettiği bir belediyede 27 km'lik sahil şeridinde birbirinden güzel koylar ve doğal plajlar mevcuttur.
Seferihisar; tarihsel zenginliğin yanı sıra 375 kilometrekarelik dev bir mandalina bahçesi gibidir.Doğal güzelliklerle bezeli 8 köyü 2 beldesi (Ürkmez ve Doğanbey Peyanlı) vardır. Evliya Çelebi 17.yy'da Seferihisar adının Sivrihisar olmasına rağmen burada hisar bulunmadığı, bağlar içinde yükselen kayaların hisara benzediğinden bahsetmekte 4 mahalle, bahçeli 1200 ev, hamam, 7 çeşme, çarşısında 20 dükkan bulunduğu kasabanın ürünlerinin bol, halkı zengin kasaba olarak tanımlamıştır.
Kaplıca ve Sıcak Su kaynakları:
Beldemiz sınırları içindeki pek çok sıcak su kaynağından ,kaplıca statüsünde yer alan başlıca yerler ,Karakoç ve Cumalı Kaplıcaları ile Uyuz,Ahmetçi Hamamları , Gelinboğan ve Hamamönü Ilıcası adı ile bilinen kaynaklardır.
Karakoç Kaplıcaları:
Bugünkü Eski Kavakdere-Ürkmez yolu üzerinde bulunan Kaplıcalar deniz seviyesinden 15.mt.yükseklikte olup Helenistik Roma ve Bizans dönemlerinde de çok ünlüdür.Karakoç Kaplıcasını besleyen esas kaynağın radyoaktivitesi 9,5 eman,çamur suyunun 4,7 eman ,nevazil suyunun 8,7 ve 6,2 emandır.Karakoç Kaplıcaları bölgesindeki kaynakların hepsi sodyum klorürlü ve bikarbonatlı kalevi sulardır.
Uyuz Ilıcası:
55 derece sıcaklıkta olup reaksiyonu asit ve tuzlu sudur.Litresinde 297 mgr serbest co2 gazı vardır.Radyoaktivitesi 4,3 emandır.
Gelinboğan Ilıcası:
Saniyede 3 lt. debisi olan kaynaktan çıkan suyun sıcaklığı 68 derece olup, kimyasal nitelik olarak Uyuz Hamamlarının aynıdır.
Ahmetçi Hamamı:
Mevcut iki kaynağın sıcaklığı 5-57 derecedir.Bu kaplıcada diğerlerinde olduğu gibi bol demir elementi bulunmaktadır.
Hamamönü Ilıcası:
Denize yaklaşık 1 km. mesafede bulunan ılıcanın kimyasal özellikleri aynıdır.Balçova kaplıcaları ile hemen hemen aynı özellikleri taşır.Antik çağda bu sular Büzlerde Karasökedeki tarihi hamama ve şimdiki Amarante Oteli arkasında toprak..
Cıvıt Kalesi (Çifte Kale):
Beldemizin batı kısmında deniz içinde kalmış küçük bir adacık üzerinde Aydınoğulları Beyi Cüneyt tarafından yapılan kale en güçlü dönemini Osmanlılar döneminde Sultan II. Murat döneminde yaşamıştır.kale şuan tamamen yıkık vaziyettedir. Kaleyi görmek isteyenler sahilden itibaren 80 mt. mesafede 25-30 cm derinliğinde bir sudan geçerek adaya ulaşabilirler. Adanın güney kısmında kaleye ulaşmak isteyenlerin 62 mt. Tırmanmaları gerekir. Doğa tutkunları için vazgeçilemeyecek görüntüler sunan bölgede gün batımını mutlaka görmelisiniz

SEFERİHİSARIN YAKIN ÇEVRESİ VE KOMŞULARI
İlçe topraklarından demiryolu hattı geçmemekte, en yakın istasyon İzmir kent merkezinde (45 km) ve Adnan Menderes Havalimanında (40 km) hizmet vermektedir.
İlçenin deniz kıyısında yolcu ve yük taşımacılığına ait bir limanı bulunmazken, Sığacıkta bir balıkçı barınağı yer almakta, yine Sığacıktaki 400 yat kapasiteli yat limanının inşaatı sürmektedir. İlçe merkezinin kuruluş yeri deniz seviyesinden 18 m yükseltidedir. Kent, kuzey-güney yönünde uzanan Kızıldağlar (1080m) batısında , denize inen yamaçlar ve kocaçay vadisinin düzlükleri üzerine kurulmuştur. Seferihisar ilçe merkezinin yakın çevresindeki yerleşmelere uzaklığı şöyledir:
Güzelbahçe 23 km
Konak(İzmir kent merkezi) 45 km
Urla 30 km
Çeşme 85 km
Ürkmez 23 km
Gümüldür 28 km
Özdere 38 km
Selçuk 60 km
Menderes 45 km
Kuşadası 70 km
TÜRKİYE NİN İLK CITTA SLOW KENTİ
Seferihisar ilçesi, Türkiye'nin ilk Cittaslow'u (sakin şehir) oldu. İtalya'da toplanan Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komitesi toplantısına giden ve başvuru dosyasını sunan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, ilçenin Cittaslow başvurusunun kabul edildiğini ifade etti.
SEFERİHİSAR'IN CİTTASLOW YÜRÜYÜŞÜ MUTLU SONA ULAŞTI
-SEFERİHİSAR BELEDİYE BAŞKANI TUNÇ SOYER: ''İLÇEMİZİN CİTTASLOW OLMAK İÇİN HAZIRLADIĞIMIZ BAŞVURUDOSYASINI ULUSLARARASI KOORDİNASYON KOMİTESİ TOPLANTISINA SUNDUK VE BAŞVURUMUZ KABUL EDİLDİ''
''TÜRKİYE'NİN İLK, DÜNYANIN 121. SAKİN KENTİ SEFERİHİSAR OLDU''
Başvuru dosyasını komite toplantısına sunduğunu ve ilçeyle ilgili sunum yaptığını dile getiren Soyer, prosedüre göre komitenin ilçede inceleme yapması gerektiğini, ancak ilk kez yaşanan bir durumla, komitenin yerinde inceleme yapmadan bir ilçenin başvurusunu onayladığını ifade etti. Soyer, duygularını şöyle anlattı:
''Toplantıya giderken çok heyecanlıydım. Hem ilçemizi, hem ülkemizi tanıtmak için Cittaslow başvurusu iyi bir fırsattı. Çok iyi hazırlandık. Toplantı öncesinde çeşitli görüşmelerim oldu, komite toplantısında da başvuru dosyasını sunarak, ilçemizi ve niye Cittaslow için başvurduğumuzu anlattım. Toplantıda başvurumuz kabul edildi. Böylece Seferihisar Türkiye'nin ilk, dünyanın 121. Cittaslow'u yani sakin şehri oldu. Bu, turizm için, ilçemizin gelişimi için, değerlerimizin korunması için çok önemli. Sakin şehrin simgesi olan salyangoz logosunu almaya hak kazanmış olduk.''
-CİTTASLOW NEDİR?-
İtalyanca Citta (şehir) ve İngilizce slow (yavaş) kelimelerinden oluşan Cittaslow, ''yavaş şehir'' anlamına geliyor. 1986 yılında Amerikan tarzı hızlı yiyecek (fast food) zincirine karşı çıkılarak, İtalya'nın Barolo kentinde ''Yavaş Yiyecek Birliği'' oluşturuldu. 1989'da Paris'te uluslararası boyut alan birliğin, bugün 100'den fazla ülke temsilcisinden oluşan 80 bin üyesi bulunuyor. Yavaş Yiyecek kavramından esinlenen ''Yavaş Şehir Hareketi''nin temeliyse 1999 yılında İtalya'nın Chianti bölgesindeki Greve kentinde, 30 kadar Yavaş Yiyecek kentinin katılımıyla atıldı. İlk bildirgede, küreselleşmenin insanlar arasındaki iletişimi, kaynaşmayı ve değişimi kolaylaştırmasına karşılık farklılıkların törpülenerek, tek bir model insan oluşturmaya doğru gittiği ve sonunda sıradanlığın hakim olacağı bir düzenin yaratılacağı konusunda endişeler bulunduğu dile getirildi. Bu muhtemel sonuçların engellenmesi, yerel değerlere sahip çıkılması, bu değerlerin korunması ve geliştirilmesi amacıyla Yavaş Şehirler kavramı çerçevesinde bir ağ oluşturuldu. Yavaş Şehir olabilmek için çevre politikaları, altyapı, kentin dokusunun kalitesi, yerel üretim ve ürünlerin desteklenmesi, konukseverlik gibi kriterler gerekiyor. Bu şehirlerin logosu olan salyangozu kullanabilmeye hak kazanan merkezler, düzenli olarak denetimden geçiriliyor.