Beydağ--Karaburun--Ödemiş

Beydağ, İzmir’in doğusunda yer alır. İl merkezine uzaklığı 142 km’dir. Kuzeyinde Kiraz; doğusunda Nazilli; batısında Ödemiş; güneyinde Sultanhisar ile çevrelenir.
İlçenin yüzölçümü 162 km2’dir. 21 köyü bulunmaktadır. Bağlı beldesi yoktur.
İlçede 28 İlköğretim Okulu, 1 Orta Öğretim Kurumu bulunmakta; 1872 öğrencinin eğitim gördüğü bu okullarda 94 öğretmen görev yapmaktadır.
Sağlık hizmeti, 1 Sağlık Ocağı, 1 Sağlık Evi, 1 Ana Çocuk Sağlığı tarafından verilmektedir.
İlçe halkının geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. En önemli ürünler incir, kestane ve zeytindir. Beydağ’da üretilen kestane son derece kalitelidir. Besi ve süt hayvancılığı hızlı gelişme göstermektedir.
Beydağ önce Aydınoğulları, sonra da Osmanlıların egemenliğine geçmiştir.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


İzmir-Çeşme karayolunun 55. Km.sinden ayrılan bir yolla, Gülbahçe, Balıklıova ve Mordoğan yerleşmelerinden sonra ulaşılan Karaburun ilçe merkezi, aynı adlı yarımadanın kuzeyinde yer alır. İzmir’e 100 Km uzaklıktadır.
İlçenin yüzölçümü, 484 km2’dir. 1 beldesi (Mordoğan) ve 13 köyü bulunmaktadır.
16 İlköğretim Okulu, 2 Orta Öğretim Kurumu bulunmakta; 949 öğrencinin eğitim gördüğü bu okullarda, 63 öğretmen görev yapmaktadır.
Karaburun 1415’te Osmanlı topraklarına katılmış; 19. yüzyılın sonunda Aydın Vilayetinin İzmir merkez ilçesine bağlı nahiye merkezi olmuştur. Daha sonra Çeşme ilçesine bağlı Ahırlı isminde bir bucak iken, 1910 yılında Çeşme ilçesinden ayrılarak ilçe haline getirilmiş ve ismi değiştirilerek Karaburun adı verilmiştir.
Karaburun yarımadası, 200’ün üzerinde kuş türü, Ada Martısı ve Akdeniz Foklarının yaşama ve üreme alanıdır. Nesli tükenmekte olan Akdeniz Foklarının ülkemizde Foça’dan sonra barındığı ender yerlerden biri de Karaburun kıyılarıdır.
Karaburun’un kıyıları güzel manzaralı koylarla bezenmiştir. Sıcağıbükü, Kumburnu, Çatalkaya, Mordoğan, Ardıç, Kaynarpınar, Boyabağı, Akbük, Eşendere, Saipaltı, Yeniliman Denizgiren, Eğriliman, Dikencik ve Gerence bu koyların başlıcalarıdır.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Ödemiş, İzmir’in güneydoğusunda yer alır. İl merkezine uzaklığı 113 km’dir. Kuzeyinde Uşak ili; doğusunda Kiraz ve Beydağ; batısında Bayındır; güneyinde Aydın ili ile çevrelenir.
İlçenin yüzölçümü 1.079 km2’dir. Bademli, Birgi, Bozdağ, Çaylı, Kayaköy, Kaymakçı, Konaklı, Ovakent ve Zeytinlik olmak üzere 9 beldesi ve 75 köyü bulunmaktadır.
İlçede 100 İlköğretim Okulu, 15 Orta Öğretim kurumu bulunmakta; 18695 öğrencinin eğitim gördüğü bu okullarda 975 öğretmen görev yapmaktadır.
İlçede, 17 Sağlık ocağı, 28 Sağlık Evi, 1 Ana Çocuk Sağlığı hizmet vermektedir.
İlçe ekonomisi tarıma dayalıdır. Hayvancılık önemli gelişme göstermiştir. Tarıma dayalı sanayi kuruluşları çoğalmaktadır.
Cumartesi günleri kurulan ve bölgenin önemli pazarlarından biri olan Ödemiş Pazarının “El Sanatları Pazarı” bölümünde, satışa sunulan, yöreye özgü dantel, iğne oyası, mekik oyası, kanaviçe ve ödemiş ipeği gibi el ürünleri yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgi odağı olmaktadır.
Bir dönem Aydınoğlu Beyliği’ne başkentlik yapmış olan Birgi Ödemiş’in bir beldesidir. Birgi’de, Aydınoğulları Beyliği ve Osmanlılara ait çok sayıda eser bulunmaktadır. Ulu Camii, Aydınoğulları Camii, Karaoğlu Camii, Derviş Ağa Camii, Birgivi Mehmet Efendi Medresesi, Sultan Şah Türbesi, Çakırağa Konağı bu eserlerden bazılarıdır. Ödemiş Müzesi bölge tarihini yansıtan arkeolojik ve etnografik eserler bakımından zengindir.
Sultan Şah Türbesi
Türbe, Birgi’yi fetheden ve Aydınoğulları Beyliği’nin kurucusu olan Fatih Mehmet Bey’in kız kardeşi Hanzade Hatun’a aittir. Genel dolarak Sultan Şah denildiği gibi, Hatuniye Türbesi veya Hanzade Hatun Türbesi de denilmektedir.
Türbe Ulu Camii’nin güneyinde, bugün Birgi içinden geçmekte olan Gölcük ve Bozdağ köy yolu üzerinde yer almaktadır.
Taş ve tuğla ile yapılmış, altıgen prizmal gövdeli türbeler grubuna dahil olan türbe, bu plan uygulaması ile Aydınoğulları devri türbe yapıları içersinde özel bir yere sahiptir. Çünkü bu beyliğin diğer türbelerinde kare ve sekizgen gövde yaygındır. Altıgen gövde yalnız bu yapıda karşımıza çıkmaktadır.Türbe içinde taşla örülmüş bir mezar ve başında parçalanmış mermer kitabesi bulunmaktadır.
Birgivi Mehmet Efendi Medresesi
Ulu Cami karşısında yer alan medrese, 1554 yılında Padişah II. Selim’in hocası Birgili Ataullah Efendi tarafından yaptırılmıştır. Medresenin hocalığına getirilen Mehmet Efendi ömrünün sonuna kadar İslami ilimleri yaymış, çevresinde denge ve düzenin sağlanmasında etkili olmuştur. Bu nedenle kendisine Birgili anlamına gelen "Birgivi’ lakabı verilmiştir.
Medrese 8m eninde, 19m boyunda dikdörtgen bir alana yayılmış olup, çok kubbeli bir yapıdır. Giriş revaklıdır. Revaklı girişin üzerini sekizgen kubbe kasnağına oturan üç yüksek kubbe örter. Medrese, kapıları revaklı girişe açılan ve her birini bir kubbenin örttüğü yedi odadan oluşmaktadır. Bigivi Mehmet Efendi Medresesi XVI. yüzyıl medreselerinin küçük ve tipik bir örneğidir.
Ödemiş Müzesi
Müze, idari bölümleri, teşhir salonu, kütüphane, sergi salonu, eser depoları, fotoğrafhane, atölye ve laboratuar gibi ünitelerden oluşmaktadır. 715 m_ genişliğinde olan teşhir salonu, arkeolojik ve etnoğrafik olmak üzere iki bölüm halinde tanzim olunmuş, mahalli eserleri için ayrı bir köşe açılmıştır.
Ulu Camii
1311-1312 yılında Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından yaptırılan Ulu Camii, duvarları kesme taşlarla örülü, kare planlı, beş nefli, sekiz sütunlu, ahşap tavanlı, kalın tuğla süslemeleri ve minaresi ile dikkat çekmektedir. Mihrap çifte kıvrık dallı, barok tarzı süslemelerle çevrili, firuze ve koyu mor renkli, geometrik yıldız ve geçmelerle süslü çinilerle kaplıdır. Minber ise Selçuklu süsleme sanatının en güzel örneklerinden olup, ceviz ağacından ve kündekari yöntemiyle yapılmış, tek bir çivi kullanılmamıştır.
Aydınoğulları Türbesi
Birgi ulu camiinin iç avlusunda, camiinin batısında yer alır. Giriş kapısındaki kitabeden hicri 734 yılında tamamlandığı yazılmaktadır. Kare planlı dört duvar üzerine sekizgen kasnaklı kubbesi vardır. Türbe içerisinde dört mezar bulunur. Mezar taşlarında sadece isimler vardır. Mezarları Aydınoğlu Mehmet Bey ve oğulları İsa, Bahadır ve Gazi Umur Beylere ait oldukları anlaşılmaktadır.
Çakırağa Konağı
Köprüden yolun karşı kıyısına geçtiğimizde Birgi’nin adını son yıllarda duyuran ikinci önemli yapıya, Çakırağa Konağı’na gidebiliriz. Uzun yıllar harap bir durumda kaldıktan sonra 90’lı yılların başında restore edilip müze haline getirilen Çakırağa Konağı Türk mimarisinde Osmanlı gündelik yaşamının anlaşılmasında önemli bir kaynaktır. Ahşap Türk evlerinin en güzel örneklerindendir. Konak, çiçeklerle bezeli bahçenin ucunda, yoldan görülmeyecek şekilde yüksek duvarlarla korunuyor.
1761 yılında zengin bir tüccar olan Çakıroğlu Mehmet Bey tarafından yaptırılan konak üç katlıdır. Alt katta taşlık, mutfak, ahır, misafir bekleme odası bulunur. İkinci kat kışlık olarak kullanıldığından daha korunaklıdır. Bütün odaların geniş bir sofaya baktığı konak, şömineyle ısıtılıyordu. Odalardaki duvar ve tavan süslemeleri kalem işleri, ahşap oymacılık kayda değerdir. Misafir odalarında yıkanma bölümleri vardır. Merdiven kapağını kaldırarak üçüncü kata çıkılıyor (yazlık kat). Daha aydınlık ve kalem işleri bakımından daha zengin olan katta, iki de duvar resmi vardır.
Çakıroğlu Mehmet Bey, biri İzmirli, diğeri İstanbullu iki hanımla evlenmiştir. Hanımlar memleket hasreti çekmesin diye, odaların duvarlarına İzmir ve İstanbul’un birer görüntüsünü yaptırmıştır. Resimler, hem kentlerin o günkü görüntülerini vermek açısından, hem de resim sanatı yönünden son derece önemlidir. İçi olduğu kadar dışı da çiçek ve motiflerle bezeli konak pek çok turistin ilgi odağı konumundadır.