Bornova--Karşıyaka--Selçuk

Bornova, Anakent sınırları içerisinde yer alır. Kuzeyinde Manisa ili toprakları; doğusunda Kemalpaşa; batısında Karşıyaka ve Konak; güneyinde Buca ile çevrelenir. 1882 yılında belediye teşkilatı kurulmuş, 1957 yılında ilçe haline gelmiştir. 12 köyü bulunmaktadır. Bağlı beldesi yoktur.
400.000 yerleşik ve 1.000.000 hareketli nüfusa sahip olan Bornova, köyleriyle birlikte 205 kilometrekarelik alanı kapsamaktadır.
İsmi Osmanlı kayıtlarında Birunabad olarak geçmiş ise de, Farsça 'dış, harici' anlamına gelen 'birun' kelimesinin, genellikle yer isimlerinde bir özel isimle birlikte kullanılan -abad takısı (İslamabad, Haydarabad gibi) ile pek uyuşmaması, Birunabad'ın başka bir ismin tahrif edilmiş veya uyarlanmış şekli olabileceğini düşündürmektedir. İsmin başlangıçta 'Burunova' şeklinde geçtiği de öne sürülmüştür.
Bornova'nın çekirdeği bugün Erzene mahallesi olan anılan mahallenin Hükümet Konağı'nın arkasında kalan ve eski adı Havuzbaşı olan kısmıdır. Tarihi 1800'lere varan iki katlı ve bahçeli Rum evlerine hala rastlanabilen (ve çoğu restorasyona ve yeniden değerlendirilmeye muhtaç) Erzene, 1924 Nüfus Mübadelesi 'nden sonra önce Kavala lılar ve Giritli lerce iskan edilmiş, 1950 sonrasında da Yugoslavya göçmenlerini barındırmıştır. Ayrıca Erzene'nin yanıbaşında başlangıcından beri bir Roman mahallesi bulunmuştur. Kavalalılar, o dönemde tarım arazisi olan Bornova ovasında tütüncülükle, Giritliler sebze meyvecilikle, Yugoslavyalılar ise bölgedeki mensucat fabrikalarında işçilik yaparak Türkiye ekonomisine ilk adımlarını atmışlardır.
Bornova, Osmanlı Devleti 'nin son dönemlerinde ve özellikle 1865'de Halkapınar çıkışlı bir demiryolu hattının buraya uzatılmasıyla, İzmir'in zengin levanten ailelerinin tercih ettiği bir yerleşim mekanı olmuştur. İzmir merkezinden daha ferah ve serin havası ve 1980'li yıllara kadar İzmir ile arasında varlığını sürdüren mandalina bahçelerinin nezih ortamı, İngiliz konsolosluğu rezidansı nın ve çoğu İngiliz kökenli pek çok ailenin muhteşem konaklarının Bornova'da inşa edilmesi sonucunu doğurmuştur (İtalyan ve Fransız kökenli levantenler daha ziyade Buca 'yı tercih etmişlerdir.)
Anekdotik bazda, Türkiye 'deki ilk futbol maçı 1890 yılında İzmir'e gelen İngiliz denizcilerle İzmirli gençler arasında Bornova'da, ülkemizdeki ilk atletizm yarışmaları da 1895'de yine Bornova'da gerçekleşmiştir.
İzmir'in kurtuluş günü olan 9 Eylül 1922'de Türk ordusu İzmir'e Bornova'nın üst kısmındaki Belkahve mevkiinden girmiş, Nif 'de (Kemalpaşa) gecelediği 8 Eylül akşamının gecesinde muzaffer orduların komutanı Mustafa Kemal Paşa, Belkahve'ye çıkıldığında ayakların altında bütünüyle uzanan İzmir'i ilk kez buradan görmüştür.
Bornova, günümüzde hızla büyüyen bir yerleşim alanı ve bir üniversite kenti olmanın yanında, gelişmiş bir sanayi yöresidir. 1932 yılında Bornova Ziraat Mektebi 'nin açılmasıyla çekirdeği oluşturulan ve İzmir’in ilk üniversitesi olan Ege Üniversitesi, Bornova’da kurulmuştur ve ana kampusü Bornova’dadır. Üniversite sayesinde Bornova 1960'lı yıllardan itibaren giderek öğrenci kenti olmaya başlamıştır. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nin gelişmesi ve Ege ve yurt çapında ün kazanması da Bornova'yı bir çekim merkezi haline getiren bir başka etkendir. Bugün ilçede, 1 Devlet Hastanesi, 1 Tıp fakültesi Hastanesi, 19 Sağlık Ocağı, 1 Dispanser, 6 Sağlık Evi ve 1 Verem Savaş Derneği hizmet vermektedir. Ayrıca, iki büyük askeri birliğin yanısıra, İzmir-Ankara İzmir-Aydın ve İzmir-Çanakkale karayolu ağının merkezinde bulunması, 2000 yılında metro nun Bornova'ya uzanması ve İzmir Santral Garajı 'nın ilçe içinde konuşlandırılmış olması ve yakın çevresindeki iki hakim aksın (Kemalpaşa Ovası ve Işıkkent) sanayi bölgeleri olarak saptanması ve 4 sanayi sitesinin yerleşim alanı içinde bulunması Bornova'nın gelişimine bugün ve gelecekte etki yapacak unsurların başında gelmektedir. Bornova bu arada, Pınarbaşı, Çiçekli ve yakın köyleriyle İzmir'in akciğeri konumunu sürdürmektedir.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Karşıyaka İlçesi, İzmir Körfezi'nin kuzeyinde 84 kilometrelik bir alanda kurulmuştur. Yamanlar Dağ Grubu'nun güney yamaçlarını da içine alan Karşıyaka'nın doğusunda Bornova, batısında Çiğli ve kuzeyinde Menemen bulunmaktadır. Denizden yüksekliği 1- 700 metre arasında değişmektedir. Bostanlı, Alaybey, Nergis gibi semtler ovada, Bayraklı, Gümüşpala ve Yamanlar gibi semtler ise yamaç arazilerde kurulmuştur. İlçe 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunan işgaline uğramıştır. 9 Eylül 1922'de ise Albay Suphi Kula komutasındaki 14. Süvari Tümeni tarafından işgal kaldırılmıştır. İlçe alanı içinde 2 köy 41 mahalle mevcuttur. İlçe merkez nüfusu 432. 074'tür. Köylerle birlikte nüfus 432. 457'ye ulaşmaktadır. Nüfusun % 99.9'u şehir merkezinde, % 0.1'i köylerde yaşamaktadır. Nüfus açısından İzmir'in Konak'tan sonraki 2. büyük ilçesidir.
Sektörel Yapısı:
Karşıyaka kuruluşundan bu yana hiçbir dönem sanayi şehri olarak düşünülmemiştir. Gediz Nehri 1870'li yıllara kadar Karşıyaka'dan denize dökülüyordu. Anılan yıllarda nehrin yatağı değiştirilince hem körfezin dolmasının önüne geçilmiş hem de ilçe yerleşime açılmıştır.
1876 yılında demiryolu hattının gelmesiyleyamaçlarda yaşayanlar demiryolunun sağ ve soluna yerleşmiştir. 1890 yılında ise vapur seferlerinin başlaması ikinci nüfus hareketini başlatmıştır.
Tarım:
Karşıyaka'nın toplam tarım alanı 446 hektardır. Tarım arazisinin % 38.1'i zeytin alanı olarak kullanılmaktadır. Tarıma elverişli boş alanın tarım arazisine oranı % 50.9'dur. Toplam tarım alanın 39 hektarı halk tarafından sulanmaktadır. İlçede devlet sulaması yapılmamaktadır.
Tarımsal işletme büyüklüklerinde ise sayıları az olmasına rağmen küçük işletmelerin hakim olduğu görülmektedir. Karşıyaka'da üretilen tüm sebze miktarının hemen hemen yarısını domates oluşturmaktadır. İlçede meyve üretimi de yapılmaktadır. Meyve ağaçları sayısı bakımından çoğunlukla armut, erik ve mandalina ağaçları oluşturmaktadır. Üretim miktarı açısından ise mandalin ilk sırada yer almakta, onu erik takip etmektedir. İlçe köylerinde hayvancılık yapılmaktadır. Özellikle küçükbaş hayvancılık yaygındır. İlçede üretilen hayvansal ürünlerin en önemli kısmını süt oluşturmaktadır. İlçedeki 2 köyde 1618 adet yeni tip kovanda bal üretimi yapılmaktadır.
Ticaret ve Sanayii
Karşıyaka İlçesi'nde yerleşim ve ekonomik faaliyetler 19. yy'lın ikinci yarısından sonra başlamıştır. Daha önceleri tarla ve bahçe ziraatı yapılan ilçede, ticaret ve sanayii 20. asrın ikinci yarısından sonra başlamıştır. Bugünkü özelliği ile Karşıyaka bir yerleşim birimi özelliği taşımaktadır. Ancak son yıllarda çevre ilçelerden alışveriş amacıyla gelen müşteri potansiyelinin artması ticari potansiyeli de harekete geçirmiş Karşıyaka Çarşısı, il merkezindeki diğer çarşılara alternatif çarşı olma özelliğini almıştır. İlçede; makarna bitkisel yağ, gemi inşa ve onarımı, ekmek imali ve satışı, tekstil ile et, süt ve un pazarlaması yapan birer sanayi kuruluşu bulunmaktadır.
Çağımızdaki en dinamik işletmelerin küçük ve orta ölçekli işletmeler olduğu göz önüne alınacak olursa ilçede bu vasıfta çok sayıda işletme bulunmaktadır.
Turizm:
Tarihinin çok eski olması nedeniyle Karşıyaka, turizm sektöründe de potansiyel taşımaktadır. Bayraklı'daki 5000 yıllık Tepekule (Smyrna) harabeleri ile Tantalos mezarı önemli tarihi kalıntılardır.Ulu Önder Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın mezarının Karşıyaka'da bulunması ilçenin önemini daha da arttırmaktadır.
Ayrıca, tarihi eserlerin açıkhavada sergilendiği Bostanlı Güzel Sanatlar Parkı Arkeoloji Müzesi ilçeye farklı bir hava katmaktadır.
Eğitim: Türk Edebiyatına Attila İlhan, Salah Birsel ve Tarık Dursun K. gibi birçok ünlü yazar armağan eden Karşıyaka'da birçok anaokulu, 65 ilköğretim okulu, 20 lise, 1 eğitim uygulama okulu, 1 halk eğitim merkezi ve akşam sanat okulu mevcuttur. Ayrıca Karşıyaka İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı öğretmenevi, öğretmenler lokali, sağlık eğitim merkezi, rehberlik ve araştırma merkezi vardır.
Sağlık: İlçede koruyucu sağlık hizmetleri; 18 sağlık ocağı, 3 aile planlaması ve ana çocuk sağlığı merkezi ve 1 Verem Savaş Dispanseri aracılığı ile sağlanmaktadır.Bunun dışında birçok özel sağlık poliklinikleri, tıbbi labaratuvarlar bulunmaktadır. Ayrıca 250 yataklı Karşıyaka Devlet Hastanesi , 1 diyabet merkezi, 1 diş ve protez tedavi merkezi, 1 halk sağlığı labaratuvarı, 1 SSK dispanseri, 1 milli eğitim dispanseri, 1 jandarma dispanseri, 2 Kızılay dispanseri, 1 DEÜ Tıp Fakültesi Polikliniği, 1 Başkent Üniversitesi Zübeyde Hanım Hastanesi ve 1 Bayraklı Central Hospital hizmet vermektedir. İlçede yaklaşık 240 civarında eczane faaliyet göstermektedir.Ayrıca Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne bağlı kimsesiz ve bakıma muhtaç çocuklara hizmet veren 1 çocuk yuvası, aile danışma merkezi bulunmaktadır.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Selçuk İzmir’in güneyinde, İzmir-Aydın karayolu üzerinde yer alır. Kuzeyde Torbalı, Doğuda Tire, güneyde Germencik ve batıda Kuşadası ile çevrilidir. İl merkezine uzaklığı 74 km’dir.
İlçenin yüzölçümü 295 km2’dir. 1 beldesi (Belevi) ve 8 köyü bulunmaktadır.
Selçuk’ta; 14 İlköğretim Okulu, 3 Orta Öğretim Kurumu bulunmakta; 5626 öğrencinin eğitim gördüğü bu okullarda 301 öğretmen görev yapmaktadır.
İlçede, sağlık hizmetleri 1 Devlet Hastanesi, 4 Sağlık Ocağı, 3 Sağlık Evi tarafından verilmektedir.
İlçenin ekonomisi ağırlıklı olarak turizme dayalıdır. Bunun yanında tarım ve hayvancılıkta önemli bir gelir kaynağıdır.
Selçuk, Antikçağın en önemli yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Selçuk’ta bulunan tarihi yapıların büyük bir bölümü ayaktadır. Efes ören yeri, Türk ve dünya turizmi açısından çok önemli bir merkezdir. Efes Arkeoloji Müzesi ülkemizin en çok ziyaret edilen müzelerinin başında gelir.
Selçuklu sanatının en önemli eserlerinden biri olan İsa Bey Camii Selçuk’tadır. Cami, hem avlulu Türk camii tipinin, hem de Anadolu sütunlu camilerinin bilinen en eski örneğidir.
Selçuk’ta Şirince Köyü, kırsal turizmin güzel bir örneğidir. Pamucak Plajı, kıyı turizminin çok daha gelişeceği bir alan olarak ortaya çıkmaktadır.
İlçe arkeoloji, tarih, din ve kültür açısından dünyanın en önemli merkezidir. İlkçağda yedi harikadan birisi olan Artemis Tapınağı ve Asya’nın en büyük kenti olan Efes ile isim yapmışken, Erken Hıristiyanlık Dönemi’nde Meryemana, St. John, St. Paul, St. Lucas ve 431 yılı Evrensel Konsili ile yeni dinin önemli bir merkezi durumuna gelmiştir. Bu nedenle Papalık burasını Hac Yeri ilan etmiştir. Efes’te henüz kazısı yapılmamış çok sayıda Havra’nın bulunması, buranın Musevi dinine inananlar için de önemli bir yer olduğunu gösterir. Kentte 12. yüzyıl ile birlikte görülen çok sayıdaki Selçuklu ve Erken Osmanlı Türk İslam dini yapıları sanat tarihi açısından görülmeye değer önemli kültür varlıklarıdır.
MERYEM ANA EVİ
Hristiyanlığın kutsal anası Meryem Ana'nın Evi, Bülbül Dağı üzerinde bulunmaktadır. 1891 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Hristiyanlar tarafından "Panaya Kapulu" olarak da adlandırılan kutsal yerin MS. 4. YY'da inşa edildiği tahmin edilmektedir. Meryem Ana'nın Mezarı da Panayır Dağı'nın kuzeydoğu eteğindedir. Yıllar boyu her 15 Ağustos'da Meryem Ana Evi'nin bulunduğu Panaya Kapulu'da dinsel törenler düzenlenmiştir. 1957 yılında Papalık da burasının Meryem Ana'nın Evi olduğunu onaylamış ve Hristiyanlık için "Hac Yeri" ilan etmiştir.
Hz. İsa, çarmıha gerilişinden kısa bir süre önce annesini, arkadaşı ve havarisi olan St. Jean'a teslim etmiştir. St. Jean da, Hz. İsa'nın çarmıha gerilişinden sonra Meryem Ana'nın Kudüs'te kalışını sakıncalı bularak, onu yanına alıp kaçırmış ve Bülbül Dağı'na getirmiştir. Kutsal bakire, ST. Jean tarafından gizlendiği Bülbül Dağı'nda 101 yaşına kadar yaşamını sürdürmüştür. Hrıstiyanlığın kabulünden sonra Bülbül Dağı'nda 'Hac' şeklinde bir kilise inşa edilmiştir. St. Jean Efes'te yaşamış ve söylentiye göre İncil'i burada yazmış ve burada ölmüştür.
DEVE GÜREŞLERİ:
Selçuk’ta yıllardır, geleneksel yerel şenlik havasında yapılan deve güreşleri, Ocak ayı içerisinde yapılır ve kış aylarında Selçuk’a bir hareket getirir. Rengarenk süslenmiş develerin inatlaşmaları, kızgınlıkları ve güreşleri, farklı bir görsel şölendir.
ÇAMLIK LOKOMOTİF MÜZESİ:
Selçuk’tan Aydın yoluna girdiğinizde, 8 km sonra Çamlık köyünde ilginç bir açık hava müzesiyle karşılaşırsınız. Eski buharlı lokomotiflerin ve vagonların sergilendiği bu müze 70-80 sene önce çalışmış ama şimdi emekliye ayrılmış trenleri bize tanıtmaktadır.
SELÇUK KUŞ CENNETİ:
Selçuk Gevekirse Gölü Su Kuşları Koruma ve Üretme Sahası antik Efes kentinin kuzeyinde Efes ve Pamucak arasındaki 1000 hektarlık alanda bulunmaktadır. K.Menderes’in Pamucak kıyıları kuzeyinde denize döküldüğü bataklık kesimde birkaç küçük gölcüğün ve sazlıkların yer aldığı bu çevrede 30-40 tür kuş ve memeli hayvan yaşamaktadır. Bunlar arasında dalgıç, pelikan, çeşitli türde ördek, çulluk ve kınalı keklik gibi kuşların yanı sıra yaban domuzu, tilki, çakal gibi kara hayvanları vardır. Göçmen kuşlar için bir yuvalama yerinden çok bir konaklama ve barınma niteliğindedir.
PAMUCAK SAHİLİ.
Selçuk’a 9 km., antik Efes kentine 6 km. uzaklıktadır. Kumsalı 11 km. uzunluğundadır. Mavi Bayrak’a sahip kirlenmemiş denize ve altın sarısı kumsala sahiptir. Kamp yapmaya ve su sporlarına elverişlidir.
SELÇUK SU KEMERLERİ:
Selçuk ilçesi içindeki Bizans Dönemi kalıntılarından bir diğeri de Su Kemerleri’dir. Doğu yönünden gelip Ayasuluk Tepesi’ne doğru giden Bizans su yolunun kalıntılarını tren istasyonu çevresinde ve asfaltın iki tarafında görmek mümkündür. Restore edilmiş haliyle su kemerleri bugün Selçuk’un simgesi olan Leyleklerin barınma ve üreme yerleri olmuştur. Bir diğeri de Selçuk-Aydın karayolunun 6. Km.sindeki Gaius Sextillius Pollio Aquaduct’ü olarak tanınan ve Agustus Dönemi’nde yapılmış olan Su Kemeri’dir.
BELEVİ MAOSOLEUMU:
İzmir yolu üzerinde Selçuk’tan 13 km. uzaklıktaki yol kavşağının doğusunda, Belevi beldesinde bulunan bu anıt, dünyanın yedi harikasından biri olan Halikarnassos Mausoleumu’ndan sonra Anadolu’nun en büyük ve en yüksek mezar anıtıdır.
Belevi Anıtı’nın bulunan parçalara göre 11.37 m. yüksekliğinde olduğu saptanan podium kısmı, yerli bir kayanın dört bir yanının güzel işlenmiş bloklarla kaplanmasından oluşmuştur. Kaya kütlesinin güneyi, içeriye doğru bir mezar odası halinde oyulmuş ve buraya halen Efes Müzesi’nde korunan lahit yerleştirilmişti. Podium üzerinde, her dört yüzünde sekizer sütunu olan Dor düzeninde bir peristasis yer alıyordu. Bulunan parçalara göre ikinci katın korniş düzeyine değin yüksekliği 11.32 metredir. Anıtın toplam yüksekliği, çatı olmaksızın yaklaşık 23 m. olup, çatının ne şekilde bittiği konusunda bilgi verecek parçalar bulunamamıştır.
Helenistik Çağ’a tarihlenmektedir. Ayrıca M.Ö. 246’da Efes’te ölen Seleukos kralı Antiokhos II’nin mezarı olduğu da ileri sürülür.
ÇETİN KÜLTÜR KÖYÜ:
Selçuk, Pamucak mevkiinde yer alan bu kültür köyünde geleneksel kıyafetler içerisinde Anadolu kültürünü yansıtan el yapımı karakterler sergilenmektedir.